İstanbul’dan önemli bir sanatçı geçti. Sudan asıllı kökleriyle yakından ilgili olan Sarah Elawad, Londra doğumlu ve orada yetişmiş genç bir sanatçı. Katar’da sanat eğitimi alan, Amerika’da Yale’de yüksek lisansını tamamlayan Sarah, NYC’de yaşıyor ve çalışmalarına Brooklyn’de devam ediyor.
Eserlerinin kökeninde sevgi olduğunu söyleyen Sarah, insanlarla ilişkilerini; doğaya, çiçeklere, renklere olan tutkusunu, Tanrı’yla arasındaki güçlü duygusal bağlantıya ekleyerek sevgiler arasında köprüler kuruyor. Görebildiğim kadarıyla bilinçli bir şekilde varoluşun karanlık taraflarına, içinde bulunduğumuz dünyanın acı ve çaresizliklerine değil, yaşamın umut veren çevrimlerine odaklanmış. Dikkatimizi iyiliği görmeye yöneltirken sanat disiplinleri arasında ilham verici geçişkenlikler deniyor.
Grafik tasarımcısı ve çok yönlü bir sanatçı olarak dünyanın birçok yerinden olumlu tepkiler alması, sanatının geniş, insani alandan derlenen çiçekli yanına işaret. Esinlendiği insanların çoğulluğu gibi kullandığı araçlar ve materyaller de çeşitlilik arz ediyor. Bazı çalışmalarında deneysel olarak moda ve sanat arasında bağlantılar kurmaya, giysilerle kumaşları bir fikir etrafında birleştirmeye çalışmış. Bu da insanı, toplumu ve ilişkileri ifade etmede yeni yollar açmak demek.
“Your Local Halal Market”, “Objects As An Extensions of the Self, LOVE & SUDAN”, “The Loved One, Land of the Blacks”gibi çalışmalarında ele aldığı konuları farklı ve ilginç yollarla anlatıyor.
Sarah Elawad, Yale Üniversitesi’nin Güzel Sanatlar bölümü yüksek lisans öğrencileri için tasarladığı misafir programının ilk katılımcısı olarak İstanbul’a geldi. Altı hafta boyunca İstanbul’un sanatını, mimarisini, kültürünü olabildiğince inceledi ve canlı tekstil pazarlarından topladığı kumaşlarla beş eser ortaya koydu.
Sergi, Beşiktaş’ta 10_12 Gallery’de sadece bir hafta süreyle açıktı. Serginin başlığı İstanbul’u anlatmak için çok ilham verici: “If We Planned it We Never Would Have Met (Eğer Planlasaydık Hiç Tanışamazdık)”. Şehirlerle karşılaşmamız, karalarına ayak basmamız, kaderle, nasiple, ilahi bir tevafukla mümkün oluyor.
Sarah’nın şehrin dört bir yanından topladığı kumaşlar, eserlerinin ana malzemesi olmuş. Duvar halılarının kullanılış biçiminden, Osmanlı saraylarında ve camilerinde karşılaştığı İznik çinilerinden etkilendiğini söylüyor.
İşlerinde kumaşların renkleri ve dokularındaki zenginlik üzerinden İstanbul’un canlılığını ve görkemini yansıtmaya çalışmış. Pazenle parlak işlemeli kumaşlar yan yana. Pullu, payetli, pırıltılı kumaşlara sade, duru danteller eklenmiş. Sonra beklenmedik bir ara kesitte ince bir hatla, başka bir köşede tezhip sanatının ağırbaşlı figürleriyle karşılaşabiliyoruz. Kaligrafiyle desenler birbirini bastırmadan çalışmanın içine derinlikle yerleşmiş. Kağıt üzerine suluboya yapıldıktan sonra kumaşın üzerine eklenen çalışması “The United” gerçekten çok etkileyici.* Konuşacakmış gibi bizimle diyalog kuran çiçeklerin ortasında “bi’r-ruh” yazıyor hat olarak. Sonra daha dikkatlice bakınca zeminin içinde belli belirsiz “Nehirden denize özgür Filistin” yazısının yüzdüğünü görüyoruz. Bu çalışmaya dalıp giderken umutla dolmamak imkânsız. İstanbul’u anlatırken Kudüs ve Filistin ruhunun şehrin kalbine nakşedilmesi, hatta Sudan’a dair çağrışımların da bu ruha eklenmesi ilham veriyor. “Asla Yenilmeyecek” başlıklı kolaj da benzer kültürel geçişkenlikler barındırıyor. “The People”da ise 2024 yılının İstanbul’undaki insan akışı, tek bir insan figürü kullanılmadan anlatılmış: Toplanma, dağılma, yan yana ve apayrı durma, sonra birbirine karışma… Sarah artık yakın takibimizde olacak.
Yıldız Ramazanoğlu
*”The United” başlıklı işinden bir detay. (en sağda.)
**Görsel Kaynak: @sarahmelawad (instagram) ve Yıldız Ramazanoğlu.
İşbu web sitesi ve tüm sayfaları Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa tabidir. Sitenin içeriğine ilişkin her türlü ses, görüntü, yazı içeren bilgi-belge, her türlü fikri ve sınai haklar ile tüm telif hakları ve diğer fikri ve sınai mülkiyet hakları Zift Sanat’a aittir.