“Milyonluk köyler arasında dolaşan bir saz şairi o.”[1]
Cumhuriyet sonrası oluşan yeni süreçte diğer alanlarda olduğu gibi müzik alanı da bazı değişimlere uğrar. Başta Musiki İnkılâbı gibi keskin etkiler, Türk müzik tarihinde kırılma noktaları meydana getirir; bu kırılmalardan biri de popüler müziğin doğuşudur. 1950’li yıllara kadarki süreç, popüler müziğe geçiş evresidir diyebiliriz. Türk popüler müziği 1950’lerden 2000’e doğru şekillenir, zamanla renk değiştirir. 1960’lı yılların sonundan 1999’a kadar Türkiye’de popüler müzik sahasında en çok öne çıkan renklerden biri Barış Manço’nun müziğidir. Popüler kültürün bireysel açıdan hızla şekillendiği bir dönemde Manço’nun şarkı sözlerinin zemininde geleneğe dayanan bir felsefesi olduğu görülür.
Manço, sadece yaşadığı çağda değil, günümüzde de hâlâ sevilerek dinlenen; şarkıları dillere, kalplere yerleşmiş bir sanatçı. Manço’nun şarkı sözlerindeki kültürel öğeler ve geleneğin izlerini fark etmek, beni şarkı sözleri üzerinde düşünmeye teşvik etti. Böylece “Edebiyat ve Toplumsal Kültür İlişkileri Çerçevesinde Barış Manço’nun Şarkı Sözleri” başlıklı yüksek lisans tezim meydana geldi. Bu yazıda, tezimde daha detaylı ele aldığım bir bölümden yola çıktım.
Manço’nun müzik, gelenek ve Türk kültürü ile bağını hayatının farklı evrelerinde görebiliriz. O, küçüklüğünden itibaren müzikle iç içe olan bir evde büyür. Annesi müzisyen Rikkat Uyanık; Kemal Batanay, Münir Nurettin Selçuk, Selahattin Pınar gibi isimlerden ders almış, bir dönem Zeki Müren’e de hocalık yapmıştır. [2] Manço, Belçika’ya üniversite eğitimi için gittiğinde Batı kültürünü yakından tanır. Türkiye’ye döndükten sonra Türk kültürüne eğilerek Dede Korkut hikâyeleri, Fuzulî, Nizamî, Yunus Emre, Pir Sultan Abdal gibi şairlerin eserlerini okur. [3] Sanatçının şarkı sözü yazarken bu şairlerin hem tekniğinden hem de içeriğinden faydalandığını söyleyebiliriz. Bir röportajında “Bugün yaptığımız müzikte Nasreddin Hoca’nın mizahı, Hacı Bektaş-ı Veli’nin felsefesi, Dede Korkut’un töre, gelenek ve dinamizminin etkilerini görebiliyorsanız bu da bir rastlantı değildir…” [4] diyerek yazdığı şarkı sözlerindeki bilinçli tercihlerinin arka planını sunar.
Manço’nun şarkı sözlerine yakından bakıldığında anlatıcılık geleneği, masallar, destanlar, efsaneler, halk hikâyeleri, atasözü ve deyimler, divan ve halk şiiri geleneği, tasavvuf geleneği gibi pek çok koldan edebiyatla ilişkisini görürüz. Öte yandan otacılık kültürü, kadın-erkek ilişkileri, âdâbı muâşeret, toplumsal eleştiri, çocuk ve çocukluk algısı, Doğu ve Batı karşılaştırması gibi daha çok topluma ve toplumsal kültüre dönük içerikler de mevcuttur. [5] Manço’nun şarkı sözlerindeki anlatıcılık geleneği içerisinde Dede Korkut masalları, meddah, âşık hikâyeleri, masallar, meseller, efsaneler, destanlar, fabllar, halk hikâyeleri, menkıbeler, kıssalar karşımıza çıkar. Bu anlatıların dilden dile aktarılmasıyla sözlü kültür gelişir; bu da insanların bir araya gelmesini sağlar.
Manço’nun müziğine eşlik eden kendine has jest ve mimikleri ve şarkı sözlerindeki hikâye etme tarzı, temâşâ sanatlarının kolu olan meddah tavrını hatırlatır. Anlatıcılık geleneği ile birleşen tiyatral tavrına dair “Çocukluğumda müzik çalışıp müzik dinlemektense Karagöz oynatmayı, çeşitli kılıklara girerek sözüm ona tiyatro yapmayı pek severmişim.” [6] ifadelerini kullanır.
Kalk Gidelim Küheylân adlı şarkısında Manço, “Barış böyle belledi / Bir çaldı, binbir söyledi” dizeleriyle gezgin kamlardan, baksılardan, ozanlardan devraldığı geleneği ifade eder. Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli coğrafyalarını gezen ve televizyonda bu kültürleri halkla paylaşan Manço, seyyahlıkta Evliya Çelebi’den el almış gibidir:
“7’den 77’ye yola çıkarken çocuk ve aileye yönelik bir kültür, eğlence programı olmasının yanı sıra biraz da belgeselliğe ağırlık vermek istiyorduk. Onun için işe Türkiye’den başladık. Dere Tepe Türkiye dedik. Ülkemizin çok büyük bölümünü birlikte gezdik. İnsan gezmeye bu kadar çok alışınca gezginlerin, seyyahların piri, üstadı Evliya Çelebi rüyasına giriveriyor doğrusu. Bir gece vakti Evliya Çelebi -pirim, üstadım- benim de rüyama girdi. Ben de ‘Seyahat ya Resulallah’ diyerek ülkemizle yetinmedim, bu sefer dünyaya açıldık. Barış Çelebi’nin dünya turları başladı.” [7]
Manço, Türkiye’yi gezdiği dönemde de halkla ve halk kültürüyle olan sıkı bağını sürdürür. Sözgelimi “Dere Tepe Türkiye” programının Kars bölümünde Manço yirmi yıllık dostları olan saz şairi, halk ozanı Şeref Taşlıova ve Murat Çobanoğlu’nu ziyaret eder. Orada âşıklardan türküler dinler. Sanatçı, “Benim yaptığım, âşık edebiyatının devamı, âşıklarla çok sıkı bağlarım var, onlardan esinleniyorum. Firkati, Şeref Taşlıova, Murat Çobanoğlu vesair… Onlarla aramızda pek fazla fark yok yaptığımız iş açısından.” [8] sözleriyle kültür potasında hep birlikte yoğrulduklarını belirtir.
Türklerin anlatıcılık geleneğinde önemli bir yer tutan destanlardan, Dede Korkut masallarından unsurlar Manço’nun Kâtip Arzuhâlim, Nazar Eyle, Vur Ha Vur gibi parçalarında görülür. Manço 1974 yılında “Atlıkarınca” programında çocuklara Dede Korkut masalında yer alan “Kam Püre Bey Oğlu Bamsı Beyrek Boyu”nu anlatır ve Dede Korkut’a dair şu sözleri söyler:
“Bizim bugün sizlere bir masalımız, bir de türkümüz var. Masalımızı büyük Türk masalcısı, en büyük Türk masalcısı Dede Korkut’tan aldık. (…) Bu dedemizin sizlere sunacağımız masalı, ‘Bay Büre Oğlu Bamsı Beyrek’. Arkadan bir de türkümüz var tabii.” [9]
Ardından Nazar Eyle adlı parçayı söyler:
Yüce hakan sefere gitmiş
Bilge Hatun dokuz doğurmuş
Dokuz oğlan beş yaşına gelmiş
Dokuzu birden kılıç kuşanmış
Sırma saçlı kırk güzel gelmiş
Levent boylu kırk yiğide varmış
Düğün dernek kırk gece sürmüş
Kırk deve kırk koyun kurban kesilmiş.
Yukarıda yer alan satırlarda görüldüğü üzere Dede Korkut masallarını hatırlatan olay, olağanüstü bir doğumla başlar, kahramanlıkla devam eder. Düğün, toy ve kurban merasimiyle nihayete erer.
Kâtip Arzuhâlim’de yer alan şu şarkı sözleri de Dede Korkut’un “soylama”sını hatırlatır:
Yıl 1535, Pir Sultan Abdal bunu böyle söylemiş
Söylemiş ya bunun bir de evveli var
Kâtip al kalemi bir de benden yaz
Boy boy gelmişler şu dağların ötesinden
Burası bize otağ olsun, yurt olsun demişler
Boy boy yerleşmiş, boy boy büyümüşler
Manço’nun masalsı, destansı üslûbunu Binboğa’nın Kızı, Küheylân ve Seher Vakti parçalarında görmek mümkündür. Küheylân adlı eserde Türk destanlarında görülen at motifi işlenir. Manço’nun Küheylân isimli atı, âşığa yol boyunca yarenlik eder:
Kalk gidelim Küheylân
Uçalım gayri oy
Binboğa’nın Kızı’nda ise hem Karacaoğlan’a hem de bir Yörük efsanesi olarak bilinen Binboğalar Efsanesi’ne gönderme yapar:
Kurda kuşa akıl sordum, dediler vazgeç
Binboğa’nın kızıdır o, sana ne gerek?
Manço, Söyle Zalim Sultan, Seher Vakti, Yol Verin Ağalar Beyler, Aynalı Kemer parçalarında daha çok âşık hikâyelerinde göreceğimiz tasvirler çizer. Meselâ Seher Vakti şarkısındaki şu dizeler bizi bir halk hikâyesi veya masal atmosferine davet eder:
Günler boyu yol aldım durmadım
Pınar başlarında konakladım
Dağlar taşlar geçit verdi
Çayır çimen kilim serdi
Seher vakti düştüm yola
Her masalda veya hikâyede görülen âşığın yani öznenin bir sevgili veya bir amaç uğruna yola çıkmasıyla asıl macera başlar. Âşık ilk sınavını yolda verir. Düğümlerin çözülmesi için ilk düğümü aslında yola çıkarak âşık atar.
Al Beni [10], Gel ve Seher Vakti adlı parçalarında Leylâ ile Mecnun, Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin hikâyelerinden yararlanır:
Bekledim seni gecelerce yaralı ceylân misâli
Ardından düştüm çöllere Leylâ’ya koşan Mecnun misali [Al Beni (1995)]
Uğrunda yanayım Kerem gibi gel
Dağları deleyim Ferhat gibi gel
İste canım vereyim Mecnun gibi gel
Yeter ki bana gel (Gel)
Kerem derdiyle yanarmış
Mecnun sararıp solarmış
Benim derdim beni vurdu yola (Seher Vakti)
Manço, Lahburger adlı şarkısına halk kültürünün en temel unsurlarından masalların geleneksel girizgâhı “Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde” diyerek başlar:
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde
Kaf Dağı’nın ardında uzak bir ülkede
Kozu paylaşmak için iki düşman kabile
Seçtiler iki civan sürdüler meydâne
“Lahburger”, lahmacunun “lah”ı ile hamburgerin “burger”inin birleşiminden meydana gelen, Manço’nun türettiği bir kelimedir. Manço, hamburger ve lahmacunu yarıştırmak yerine ikisinden de parçalar alarak yeni bir sentez ortaya koyar.
Manço’nun masallardan faydalanarak oluşturduğu bir diğer parçası ise İngilizce sözlü Şehrazat’tır. Orijinal adıyla Scheherazade (Opus: 35), Rus müzisyen Nikolay Rimski-Korsakov’un 1888 yılında Binbir Gece Masalları’ndan esinlenerek bestelediği ve hazırladığı senfonik süittir. Barış Manço, bu senfonik süitin ikinci kısmı olan “Prens Kalender’in Hikâyesi”nin girişini aynı şekilde alıp devamını İngilizce yazar ve besteler. Sanatçı, bir röportajında [11]“1002. Gecenin Masalı” adlı bir müzikal projesi olduğundan bahseder: “Son türkümüz ‘Selahaddin Eyyubi…’, bizim ‘1002. Gece Masalları’nın bir bölümü, Şehrazat ile Çoban Yıldızı da aynı masaldandı.” [12] Fakat proje, çıkan bir anlaşmazlıktan dolayı yarım kalır ve hayata geçirilemez. “Binbir gece” burada sembolik olarak mı, gerçek olarak mı kullanılmış bilinmez ama Manço, Binbir Gece Masalları’ndan etkilenerek Şehrazat’ı yazar. Manço’nun, “1002. Gecenin Masalı” adlı müzikal için yazdığı parçalardan biri olan Şehrazat’ı daha sonra 1981 yılında “Sözüm Meclisten Dışarı” albümünde yayımlar.
Anlatıcılık geleneğini şarkılarına uyarlayan Manço, birçok şarkı sözünü hikâye etme metoduyla yazmış, ayrıca her yaşa ve kesime hitap eden karakterler oluşturur. Kâtip Arzuhâlim, Nazar Eyle, Vur Ha Vur, Binboğa’nın Kızı, Küheylân, Seher Vakti, Aynalı Kemer, Hal Hal, Söyle Zalim Sultan vb. parçalarında Türk destanlarına, halk şairlerine, âşık hikâyelerine dair izler görülür. Sanatçı, şarkı sözlerinde kullandığı hikâye etme metodunu masal, destan, efsane ve halk hikâyesi unsurlarıyla zenginleştirir. Binboğalar Efsanesi, Dede Korkut Masalı, Leylâ ile Mecnûn, Ferhat ile Şirin, Kerem ile Aslı ve Yusuf ile Züleyha anlatılarına atıf yaparak Binboğa’nın Kızı, Kâtip Arzuhâlim, Nazar Eyle, Âdemoğlu Kızgın Fırın Havva Kızı Mercimek eserlerini oluşturur. Manço, Kalk Gidelim Küheylân’da Türk destanlarında görülen at motifini, Söyle Zalim Sultan, Seher Vakti, Yol Verin Ağalar Beyler, Aynalı Kemer parçalarında âşık hikâyelerinde görebileceğimiz tasvirleri resmeder. Lahburger’de modern zamanların yeni gözdesi hamburgeri ve tanıdık bir yiyecek olan lahmacunu masalsı bir ortamda buluşturur, böylelikle Lahburger bebek meydana gelir. Şehrazat’ta ise Binbir Gece Masalları’ndan ve Korsakov’dan esinlenerek Şehrazat’ı yeniden yorumlar.
Meryem Betül Koçak Ertano
[1] Cemal Süreya, “Barış Manço”, 99 Yüz, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2010, s. 231.
[2] https://ismetcabuk.blogspot.com/2021/03/rikkat-manco-uyanik.html (Erişim Tarihi: 23.01.2024)
[3] https://www.youtube.com/watch?v=_qOeS9UvY4s (Erişim Tarihi: 23.01.2024)
[4] Hulûsi Tunca, Barış Manço: Uzun Saçlı Dev Adam/O Bir “Masal”dı, İstanbul: Epsilon Yayınları, 2005, s. 251.
[5] Detaylı bilgi için bakınız: Meryem Betül Koçak, “Edebiyat ve Toplumsal Kültür İlişkileri Çerçevesinde Barış Manço’nun Şarkı Sözleri”, Yüksek Lisans Tezi, Fatih Sultan Mehmet Vakfı Üniversitesi, 2021.
[6] https://www.cnnturk.com/yasam/baris-manco-sen-sarkiciysan-ben-de-sarkiciyim?page=3 (Erişim tarihi: 04.01.2023)
[7] https://www.youtube.com/watch?v=vVAgr8fl60M (Erişim Tarihi: 23.01.2024)
[8] Özkul Çobanoğlu, “Barış Manço Araştırmalarının Önemi ve Yöntemi Üzerine Tespitler”, Millî Folklor Uluslararası Kültür Araştırmaları Dergisi, sayı: 46, yaz 2000, s. 42.
[9] “Barış Manço: Atlı Karınca – Trt 1974”, https://www.youtube.com/watch?v=D3gW0ThjDHM (Erişim Tarihi: 23.01.2024)
[10] “Müsadenizle Çocuklar” albümünde yer alan.
[11] Hulûsi Tunca, Barış Manço: Uzun Saçlı Dev Adam/O Bir “Masal”dı, s. 250.
[12] Hulûsi Tunca, Barış Manço: Uzun Saçlı Dev Adam/O Bir “Masal”dı, s. 256.