Farsça keşmekeş kelimesi, karışıklık, çekişme, kavga, kararsızlık ve tereddüt anlamlarına geliyor. Kelimenin kökeni keşiden yani “çekmek” fiiline dayanıyor. Hecelerine ayırarak keş-me-keş diye yazdığımızda sanki iki tarafından ayrı yönlere çekilen bir şeyi/ bir […]
19. yüzyıl Osmanlı’sında, merkezdeki insanın duygu-düşünce dünyasından ve çeşitli katmanlarıyla sosyal hayattan şiirin geri çekilme seyrini, dönemin kitaplarından takip ettiğimizde, hayli şaşırtıcı bilgi ve kanaatle karşılaşıyoruz. […]
Kitabın adı daha bakar bakmaz dikkatimi çekiyor: Araplar ve Hikâye Anlatma Sanatı. Sonra gözüm üste daha küçük harflerle kondurulmuş yazarın ismine kayıyor. Yazarı bir yerlerden anımsıyorum ama bir […]
Cahit Zarifoğlu’nun günlüğünü, oradan birkaç hatıranın bilgisini edinmek, yazarın diğer metinlerinde değil de bizzat yaşadıklarında ortaya çıkan hâliyle sizde nasıl duygular uyandıracağını görmek, onun hayatını az […]
Kurt Lewin, iyi bir teoriden daha pratik bir şey olmadığını söylüyordu. Buradan hareket edersek teoride ne kadar derinleştiğimizin sağlaması için tecrübelerimize uzanmamız gerekir. Mesele uygulamaya geldiğinde […]
“Bu kitap hakkında muhakkak yazı yazacağım,” dedirten bir roman okudum nihayet: Georges Rodenbach’ın Ölü Brugge adlı romanı. Daha önce Rodenbach ismini hiç duymamıştım. İlk defa Alain Corbin’in Sessizliğin Tarihi adlı […]
Anadolu’da şöyle bir tabir vardır: Acıyı onurla sırtlanmak. Yani başına ne gelirse gelsin haysiyetinden taviz vermemek, en büyük acılar karşısında dahi yıkılmamak ve hayata devam edebilecek […]
“Kendi hikâyemiz olmadığı durumlarda, bizim için kurulmuş hikâyeyi oynamakla kalmayız, o hikâyeye inanırız, onu severek, isteyerek gerçekleştirmeye çalışırız da.” [1] Kaygılarımızı tetikleyen faktörler arasında dönemsel kırılmalar geniş […]
“Körler ülkesinde tek gözlü adam kral olur.” Mevlânâ Zamanın ve mekânın bize getirdikleri üzerine düşünüp duruyoruz. Sonu gelmez akışkan düşünceler, yaşadığımız, içerisinden geçtiğimiz durumların havada uçuşturdukları […]